tarihinde yayınlandı

Kedi Hastalıkları

Kediler Arasında Yaygın Soğuk Algınlığı (Bulaşıcı Kedi Nezlesi)


Feline Viral Rhinotracheitis, kediler arasında oldukça bulaşıcı olan bir viral hastalıktır. Üst solunum yollarında hırıltılı nefes alışverişi, öksürük, gözlerden akıntı, aşırı tükürük, kilo kaybı ve ateş gibi semptomlarla kendini gösterebilir. Bu hastalık genellikle hasta kedilerin solunum yolu salgıları yoluyla sağlıklı kedilere bulaşır. Ayrıca, anne kediden yavru kediye gebelik sırasında da geçiş gösterebilir.

Feline Viral Rhinotracheitis’in belirtileri kedilerde genellikle solunum yolları enfeksiyonlarının yaygın semptomlarına benzerlik gösterir. Hasta kedilerde burun akıntısı, hapşırma, gözlerde akıntı, iştahsızlık, halsizlik gibi belirtiler görülebilir. Tedavi için veteriner hekime başvurulmalıdır ve enfekte kedilerin diğer kedilere bulaşmasını önlemek için uygun önlemler alınmalıdır. Bu konuda daha fazla bilgi almak ve tedavi için Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniği‘ne başvurabilirsiniz. Uzman veteriner hekimlerimiz, kedilerinizin sağlığını korumak için size yardımcı olmaktan memnuniyet duyacaklardır.

Virüsün kedilere bulaşmasından sonra genellikle 2-6 gün içinde ilk belirtiler ortaya çıkar. Hastalığın şiddeti, hayvanın yaşına, bağışıklık durumuna vb. birçok faktöre bağlı olarak değişir; ancak özellikle sütten yeni kesilmiş yavrularda daha ciddi sonuçlar doğurabilir. Anne kediden hastalığı alan yavrularda ise genellikle doğumdan birkaç gün sonra semptomlar görülür ve çoğu zaman 2-3 hafta içinde ölümle sonuçlanabilir.

Aksırık, zamanla iltihaplı bir duruma dönüşen göz ve burun akıntısı gözlenir. Bu akıntılar, göz kapaklarının yapışmasına ve burun deliklerinin daralmasına neden olabilir. Bu duruma bağlı olarak hırıltılı solunum ve ağızdan solunum görülebilir. Hastalık alt solunum yollarına yayılırsa, öksürük ortaya çıkabilir. Gözün birçok noktasında özellikle ülserler oluşmaya başlar. Feline Viral Rhinotracheitis, zamanında tedavi edilmezse kronik bir forma dönüşebilir, bu da tedavinin daha zorlu hale gelmesine neden olabilir.


Korunma için, özel olarak formüle edilmiş karma aşılar, kedilere Feline Viral Rhinotracheitis gibi hastalıklara karşı yeterli bağışıklığı sağlayabilir. Yavruların 9 haftalık olduklarında ilk aşılarına başlanmalı ve 3-4 hafta arayla en az 2 kez aşı yapılmalıdır. Bu şekilde, bağışıklık sistemlerinin güçlenmesi sağlanır ve hastalığa karşı koruma sağlanır. Daha sonraki yıllarda, yılda bir kez bu hastalığa karşı periyodik aşılamayı sürdürmek yeterli olacaktır. Bu düzenli aşı programı, kedilerin uzun vadeli sağlığını korumak için önemlidir. Veteriner hekiminiz, kedilerinizin ihtiyaçlarına uygun bir aşı programı oluşturmak için size yardımcı olacaktır. Bu konuda daha fazla bilgi almak için Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniği‘ne danışabilirsiniz.

Kedi Lösemisi (Feline Leukemia)

Kedi Lösemisi, kan yapan organlarda tümör oluşumuyla belirginleşen, kronik seyirli ve bulaşıcı bir viral hastalıktır. Virüs taşıyan kedilerin tükürük, burun akıntısı, idrar, dışkı, vajinal akıntı ve kanları yoluyla dışarı atılmasıyla kendini gösterir. Bu maddelerle bulaşan su ve gıda kapları, bulaşmada önemli bir rol oynar. Ayrıca, sınırlı bir şekilde cinsel temas da bulaşma yoludur.

Hastalığın kuluçka süresi uzun yılları kapsayabilir. Organizmaya yerleştiği organa bağlı olarak çeşitli belirtiler gösterebilir. Solunum zorluğu, kansızlık, halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, böbrek ve bağırsak fonksiyon kaybı, ishal, bağışıklık sistemi baskılanması sonucunda diğer hastalıklara duyarlılık, kısırlık, gebelerde yavru düşme, davranış ve hareket bozuklukları gibi çeşitli belirtiler ortaya çıkabilir.

Kedi Lösemisi, tedavi edilmesi zor ve genellikle son derece pahalı olan bir hastalıktır. Bu nedenle, önleyici önlemler hastalığın yayılmasını engellemek için çok önemlidir. Kedilerinizi düzenli olarak veteriner hekime götürerek kontrol ettirin ve aşılarını güncel tutun. Ayrıca, evdeki su ve gıda kaplarını düzenli olarak temizleyip dezenfekte ederek bulaşma riskini azaltabilirsiniz. Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniği, kedilerinizin sağlığını korumak için uzman veteriner hekimler ve modern tıbbi olanaklarla hizmet vermektedir.

Kedi Gençlik Hastalığı (Feline Panleukopeni)

Kedi Gençlik Hastalığı (Feline Panleukopeni), genç kedilerde özellikle yüksek ölüm oranına sahip, çok bulaşıcı bir viral enfeksiyondur. Bulaşma, sağlıklı kedilerin hasta kedilerle doğrudan temas etmesi yoluyla gerçekleşir. İyileşen kediler, virüsü yaklaşık 6 hafta boyunca dışkı ve idrarlarıyla yaymaya devam eder.

Hastalığa yakalanan kediler, genellikle 2-6 gün içinde ilk belirtileri göstermeye başlar. Yüksek ateş, iştah kaybı, kilo kaybı ve depresyon ilk belirtiler arasındadır. Daha sonra kusma ve ishal gelişir. Yavru kedilerde hastalık çok hızlı ilerler ve genellikle ilk belirtilerin ortaya çıkmasından yaklaşık 12 saat sonra ölüm gerçekleşebilir.

Kedi Gençlik Hastalığına karşı korunmak için aşılama çok önemlidir. Yavru kedilere 6-8 haftalıkken başlanan ve ardından 3-4 hafta arayla yapılan aşılar, hastalığa karşı etkili koruma sağlar. Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniği, kedilerinizin sağlığı için gerekli aşılamaları ve tedavileri gerçekleştirmek üzere uzman veteriner hekimlerle hizmet vermektedir.

Korunma için, kediler için özel olarak hazırlanan karma aşılar, bu hastalığa karşı yeterli bağışıklığı sağlayabilir. Yavru kedilere, 8-10 haftalık olduklarında ilk aşıları yapılmalı ve 3-4 hafta arayla en az 2 aşı uygulanmalıdır. Daha sonraki yıllarda, senede bir kez bu hastalığa karşı periyodik aşılamayı sürdürmek yeterli olacaktır.

Feline Calicivirus Enfeksiyonu (Solunum Yolu Enfeksiyonu)

Feline Calicivirus Enfeksiyonu (Solunum Yolu Enfeksiyonu), solunum yolu enfeksiyonlarının kedilerde ortaya çıkmasında önemli bir etken olan ve özellikle aşılanmamış genç kedilerde sıkça görülen bir viral hastalıktır, özellikle pet barınaklarında. Virusu alan kedilerde, 3-5 gün sonra iştahsızlıkla birlikte başlayan yüksek ateş, halsizlik, gözyaşı ve burun akıntısı gözlemlenir. Ağız boşluğunda, dilin üst kısmında, sert damakta ve dudak çevresinde ülserler meydana gelebilir. Özellikle akciğerlerde çoğalma gerçekleştikten sonra genç kedi yavrularında depresyon, kusma ve ani ölümler görülebilir. Bazen kedilerde ishal ve aşırı duyarlılık da gözlemlenebilir. Kedilerin patilerinde iltihaplanma ile birlikte topallık ortaya çıkabilir.

Korunma için, kediler için özel olarak formüle edilmiş karma aşılar, bu hastalığa karşı etkili bir bağışıklık sağlayabilir. Yavru kedilere, 8-10 haftalık olduklarında ilk aşıları yapılmalı ve 3-4 hafta arayla en az 2 aşı uygulanmalıdır. Daha sonraki yıllarda, senede bir kez bu hastalığa karşı periyodik aşılamayı sürdürmek yeterli olacaktır. Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniği, kedilerinizin sağlığı için gerekli aşılamaları ve tedavileri gerçekleştirmek üzere uzman veteriner hekimlerle hizmet vermektedir.

Feline İnfeksiyoz Peritonitis ve Pleuritis (FIP)

Feline İnfeksiyoz Peritonitis ve Pleuritis (FIP), her yaş grubunda görülebilse de en fazla 6-24 aylık evcil ve vahşi kedilerde rastlanan bulaşıcı bir hastalıktır. Bulaşma, hasta kedilerin salya ve dışkıları aracılığıyla sağlıklı kedilere geçer. Başlangıçta ara sıra yükselen ateş ve bazen solunum sistemiyle ilgili belirtiler gözlenebilir. Daha sonra hastalığın kuru veya yaş formuyla seyretmesine bağlı olarak farklı semptomlar görülür. Yaş formunda, karın boşluğunda ve göğüs boşluğunda giderek artan sıvı birikimi meydana gelir. Kuru form ise başta santral sinir sistemi olmak üzere tüm organlarda ortaya çıkabilir, ancak vücut boşluklarında sıvı birikimi olmaz. Her iki formda da ölüm oranı oldukça yüksektir.

Feline İnfeksiyoz Peritonitis ve Pleuritis’e karşı etkili bir tedavi bulunmamaktadır ve hastalığın tedavisi zordur. Ancak, hastalığın yayılmasını önlemek için önleyici önlemler almak önemlidir. Kedilerinizi düzenli olarak veteriner hekime götürerek kontrol ettirin ve hasta kedilerle teması sınırlayın. Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniği, kedilerinizin sağlığı için gerekli önlemleri almanıza yardımcı olmak üzere uzman veteriner hekimlerle hizmet vermektedir.

Feline Immunodeficiency Virus (FIV – Kedi AIDS’i)

Feline Immunodeficiency Virus (FIV – Kedi AIDS’i), hastalığın etkeni Lenti virüsüdür ve yaygın olarak kedi AIDS’i olarak bilinir. Bulaşma genellikle ısırık yaralarıyla gerçekleşir, bu nedenle erkek kedilerde görülme olasılığı dişi kedilere göre daha yüksektir. Hastalık genellikle 4 yaşından büyük kedilerde ortaya çıkar ve ilk bulaşmadan 7-8 ay sonra bile semptomlar görülmeyebilir. Bu dönemi etkileyen faktörler arasında çevre, genetik, bağışıklık ve beslenme yer alır. Ayrıca, başka enfeksiyonlar da hastalığın ortaya çıkışını veya seyrini etkileyebilir.

Hastalık akut, kronik ve gizli dönemlerde farklı semptomlar gösterir. Akut dönemde ateş, halsizlik ve keyifsizlik gözlemlenir. Lenf bezlerinde şişme (Lenfadenopati), ishal ve anemi de akut döneme özgü semptomlardır. Gizli dönem, akut dönemi takiben ortaya çıkar ancak bu dönem hakkında sınırlı bilgi bulunmaktadır.

Kronik dönemde ağız iltihabı (Stomatitis), diş eti iltihabı (Gingivitis) ve periodontitis belirgin semptomlardır. Kronik iyileşmeyen ishal, sebepsiz aşırı zayıflama, kalıcı üst solunum yolu enfeksiyonları ve davranış değişiklikleri gibi belirtiler de görülebilir.

Hastalığın kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. Uygulanan tedavi destekleyici niteliktedir ve genellikle diğer enfeksiyonların etkisini azaltarak hastanın yaşam kalitesini artırmayı amaçlar. Ayrıca, kavga sonucu oluşan yaralanmaların hemen dezenfekte edilmesi ve veteriner hekimle iletişime geçilmesi önemlidir. Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniği, kedilerinizin sağlığı konusunda uzman veteriner hekimlerle hizmet vermektedir. Hastalığın teşhisinden tedavisine kadar kapsamlı bir yaklaşımla kedilerinize yardımcı olacaklardır.

Kedi Tırmığı Hastalığı

Kedi Tırmığı Hastalığı, hastalığın etkeni Gram(-) bir bakteri türüdür. Bulaşma sonrasında özellikle baş, boyun ve koltukaltı bölgelerindeki lenf bezlerinde, daha az olarak vücudun diğer bölgelerinde büyüme meydana gelir. Bu bölgeler genellikle ağrılıdır. Tedavi edilmezse ve başka bir hastalık eklenmezse, lenf bezleri 2 ay gibi bir süre sonra küçülür.

Hastalık genellikle gençlerde ve çocuklarda daha sık görülür. Aynı şekilde genç ve yavru kediler hastalığı bulaştırma eğilimindedir. Hastalık genellikle pireler aracılığıyla kedilere bulaşır. Genç ve yavru kedilerin tırmalamayı ve ısırmayı sever olmaları nedeniyle, hastalık bu yaş grubundaki kedilerde daha yaygındır. Hastalığın sıklığının arttığı aylar genellikle mayıs-temmuz arasıdır, çünkü bu aylarda pire yumurtalarının açılmasına uygun bir ortam oluşur ve aynı zamanda kedilerin yavrulama dönemidir. Kediler genellikle hastalığı belirti göstermeden taşıyıcı olabilirler.

Tırmalanan veya ısırılan bölgede başlangıçta kızarıklık, ardından kabuklu lezyonlar oluşabilir, ancak bu lezyonlar her zaman ortaya çıkmayabilir. Daha sonra, bahsedilen lenf bezlerinde büyüme meydana gelir. Hastanın ateşi değişken bir seyir gösterebilir. Hastalık, antibiyotik tedavisiyle genellikle kolayca iyileştirilebilir, ve tedavide başarı oranı yüksektir.

Hastalığın önemi, başka bir tehlikeli hastalık olan lenfoma yani lenf kanseri ile karışabilmesinden kaynaklanır. Bu korkutucu hastalığın şüphesi bile, hasta ve yakınları için zorlu günler geçirmeye neden olabilir. Bu durumla karşılaşıldığında, varsa evdeki kedinin durumunu mutlaka veterinerle paylaşmak önemlidir. Kedilerin antiparaziter tedavilerini düzenli olarak yapmaları, hastalığın önlenmesinde önemli bir adımdır. Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniği, kedinizin sağlığı için uzman veteriner hekimlerle hizmet vermektedir ve bu tür hastalıkların tedavisi konusunda size yardımcı olabilir.


Kedilerde Alt İdrar Yolu Hastalığı (FLUTD) ve Sistit

Özellikle erkek kedilerde idrar kesesi ve idrar kanalını etkileyen durumların genel adı Alt İdrar Yolu Hastalığı’dır (FLUTD). Sistit ise idrar kesesinin inflamasyonlu bir durumunu ifade eder, ve genellikle idrar kesesindeki taşlardan kaynaklanır.

Belirtiler:

  1. Sık sık idrar yapmaya çalışma, ancak çok az veya damla damla idrar yapma,
  2. Kum kabına girip çıkma, kabın içinde sırtı kambur, kuyruk dik oturma,
  3. Kum kabında idrar yapma pozisyonunda durarak ağlama benzeri sesler çıkarma,
  4. Kum kabı dışında yerlere idrar yapma,
  5. Kanlı idrarın görülmesi,
  6. Sık sık genital bölgesini yalaması,
  7. Erkek kedilerde penis, dişilerde vajina etrafında kum tanelerinin görülmesi,
  8. Sinirlilik, davranış değişiklikleri.

Nedenleri:

  1. İdrar kesesinde oluşan kristaller ve nadir durumlarda idrar taşları, idrar kesesinin yapısını ve savunmasını bozarak, hem sistite hem de mekanik tıkanmalara neden olabilir. Kristal ve taş oluşumu birçok etkene bağlıdır, örneğin, diyet içeriği ve üriner sistem enfeksiyonları önemli nedenlerdir.
  2. Üretra duvarı kaslarının spazmı,
  3. İdrar yollarının anatomik bozuklukları,
  4. İdrar kesesinin ve üretranın tümörleri,
  5. İdrar kesesini kontrol eden sinirlerin hasarı,
  6. Bakteriyel ve viral enfeksiyonlar.

Sık karşılaşılan kristal türleri struvite ve kalsiyum oksalat kristalleridir. Kedinizin bu kristal türlerinden birine sahip olabileceği gibi, her iki tür kristal de oluşabilir. Struvite kristalleri, magnezyum, amonyum ve fosfor içerir. Diyet içeriğinde yüksek magnezyum oranı, düşük kaliteli protein içeriği ve idrar pH’ının alkali olması, struvite kristali oluşumuna zemin hazırlayabilir. Magnezyumun aşırı kısıtlanması ise kalsiyum oksalat kristalleri oluşumuna zemin hazırlayabilir. Kaliteli mama kullanımı, bu dengeyi koruyarak kristal oluşumunu engelleyebilir. Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniğimizde size uygun mama önerisinde ve temininde bulunabiliriz.

Teşhis: Veteriner hekiminize verdiğiniz anamnez sonucunda, idrar kesesi muayenesi, tam idrar muayenesi ve görüntülü tanı yöntemleri kullanılarak teşhis konulur. İdrar kesesi muayenesinde idrarın çok dolu olması, idrarını yapamama belirtisi olabilir. İdrar kanalında taşlar tıkanmaya neden olabilir. İdrar kesesi içindeki taşlar, kalınlaşmış ve iltihaplı bir duruma yol açabilir. Eğer kedi az da olsa idrar yapabiliyorsa, idrar örneği alınıp tam idrar muayenesi yapılır. Eğer idrar yapamıyorsa, sonda veya sistosentez yöntemiyle idrar alınarak incelenir. İdrar tam muayenesinde, idrarın makroskopik (renk, koku, hacim), mikroskopik (kristal çeşitleri, idrar kesesi hücreleri, böbrek hücresi hücreleri vb.) olarak incelenmesi yapılır. Ayrıca, idrar stick muayenesi de gerçekleştirilir. Bu muayene, idrarın içine batırılan çubuk aracılığıyla çeşitli faktörlere bakarak problemin kaynağı hakkında bilgi sağlar. Sedimantasyon yöntemiyle yapılan idrar incelmesi de kristal tiplerini görerek teşhisi destekleyebilir. Görüntülü tanı yöntemlerinde ultrason ve röntgen kullanılabilir. Ultrason muayenesiyle taşın büyüklüğü hesaplanabilir, direkt röntgende ise kesede ve kanalda bulunan taşlar görülebilir.

Tedavi: Tedavi kolay olsa da süreç gerektirir. İdrarda kan ve kristal bulunuyorsa, sonda uygulanır ve üç gün süreyle kalır. Bu süre içinde idrar kesesi antiseptiklerle yıkanabilir. Kediye damar yolu açılarak üç gün süreyle sıvı verilir, böylece idrar kesesi kalınlaşması azalır ve kanama azalır. Uygun antibiyotikler ve kas gevşeticiler kullanılarak tedaviye başlanır. Diyet mutlaka üriner sisteme uygun mama ile değiştirilmelidir.

Eğer idrar kesesinde veya kanalda taşlar mevcutsa, ameliyat kaçınılmazdır. İdrar kanalı içindeki taşlar sonda yardımıyla keseye itilerek keseye düşürülebilir. Kese içinde taş varsa, sistotomi ameliyatıyla taşlar uzaklaştırılır. Sondalama işlemi ve sıvı tedavisi sonrası, kesenin kasılmaması idrarın doğal olarak dışarı atılması için önemlidir. Ameliyat sonrası kas gevşetici ve antibiyotik tedavisi uygulanmalı, diyet üriner sisteme uygun hale getirilmelidir.

Eğer kediniz hiç idrar yapmıyorsa veya uzun bir süredir idrar yapmıyorsa, böbreklerin etkilenmesi olasılığı vardır. Veteriner hekiminiz, kedinizin böbrek enzimlerini kontrol etme konusunda sizi yönlendirebilir. Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniği size bu konuda koruyucu hekimlik hizmetleri ile destek olacak ve kedinizin durumunu sizinle birlikte takip edecektir.

Trichophytosis (Mantar) Enfeksiyonu

Evcil hayvanlarda sıkça karşılaşılan sorunlardan biri mantar enfeksiyonlarıdır. Bu enfeksiyonların teşhisi zaman zaman zorlu olabilir ve en endişe verici yanı, birçok mantar türünün insanlara da bulaşabilme olasılığıdır. Bu enfeksiyonlar genellikle ölümcül olmayabilir, ancak bazı durumlarda ciddi sorunlara neden olabilir. Mantar enfeksiyonlarının belirtileri arasında genellikle sınırlı alanlarda tüy dökülmeleri bulunur, ancak iç organları etkileyebilen türler de mevcuttur. Derideki mantarlar daha yaygın ve bulaşması daha kolaydır. Tedavi süreci mantarın türüne bağlı olarak değişebilir. Mantarın cinsinin belirlenmesi için laboratuvar testleri ve özel incelemeler gerekebilir. Cinsi tespit edildikten sonra en etkili tedavi yöntemleri belirlenir. Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniği‘nde tüm laboratuvar hizmetlerini sunuyoruz.

Evcil hayvanınızın bağışıklığının düştüğü zamanlarda, örneğin mevsim geçişleri, regl dönemleri, ayrılıklar, mama değişiklikleri veya ev değişiklikleri gibi durumlarda mantar enfeksiyonu daha kolay bulaşabilir. Bu dönemlerde evcil hayvanınızın beslenmesine özel bir önem verilmelidir, çünkü bazı mantar ilaçları iştah kaybına neden olabilir. Bu durumda özel diyet mamalar kullanmak faydalı olabilir. Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniğimizde size uygun mama önerisinde ve temininde bulunabiliriz.

Mantar enfeksiyonu insanlara da bulaşabilen (zoonotik) bir hastalık olduğundan, tedavi sürecinde evcil hayvanınızın diğer kedilerle ve insanlarla temasının kesilmesi önemlidir. Barınak ve kullanılan malzemelerin temizliği de enfeksiyonun yayılmasını önlemede önemli bir rol oynar.

Hastalık kronik bir hale geldiğinde tedavi süreci uzun bir zaman alabilir. Bu nedenle, bu tür durumlarda erken müdahale önemlidir. Tüylerin kesilmesi, hastalığın yayılmasını engellemek için etkili bir önlem olabilir.