Yurt dışına petinizle gitmeye karar verdiyseniz aşağıda sıralı olarak belirtilen işlemlerin mutlaka yapılması gerekiyor. Aksi halde gümrük kapısında sıkıntılı anlar geçirebilirsiniz. Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniği olarak sizi bu zor durumlara düşmeden rehberliğimizle bilgilendirmek isteriz. Yurt dışı seyahati için mutlaka yapılması gereken işlemleri şöyle sıralayabiliriz; Öncelikle petinizin kuduz aşısının yapılmış olması gerekiyor. Kuduz aşısının yapıldığı tarihten en az 1 ay sonra veteriner hekim tarafından alınan kan örneğinin Avrupa Birliği tarafından onaylı bir laboratuvara gönderilerek kuduz titre testinin yapılması ve sertifika alınması gerekiyor. Bu testin sonucu yaklaşık 6 – 8 hafta içinde geliyor. Aşı daha önceki bir tarihte yapılmış ise yapılış tarihinden itibaren 1 yıldan fazla bir zaman geçmemiş olması da şart. Olumlu sonuç alındığında ise kan alma tarihi üzerinden 3 ay geçmesini istiyorlar, pek çok Avrupa ülkesi bu şekilde istiyor, sorunlarla karşılaşmamak ve daha detaylı bilgi için lütfen Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniğimizi arayınız.
Yapılması gereken ve zorunlu olan diğer bir işlem ise mikroçip uygulaması. Bu uygulama yapılırken dikkat edilmesi gereken konu ise mikroçipin ISO 11784 veya 11785 standartlarına uygun olması ve uygulayan veteriner hekimden yapılış tarihini de içeren bir belge alınmasıdır.
Veteriner hekiminiz tarafından tüm bilgileri eksiksiz olarak doldurulmuş olan, aşıları tarih ve kaşe ile onaylı olarak kaydedilmiş kimlik belgesini (Aşı Karnesini) almanız gerekiyor.
Yolculuk tarihinizi belirleyerek, bir kaç gün öncesinde (Bu süre 3 günden fazla olmamalıdır), yanınızda tüm belgeler olmak şartı ile bağlı bulunduğunuz Tarım İl Müdürlüğüne veya Tarım İlçe Müdürlüğüne giderek İngilizce olarak düzenlenmiş Uluslararası Sağlık Sertifikası almalısınız.
Bu işlemlerden sonra petinizle birlikte sorunsuz seyahat edebilirsiniz. Resmi prosedürün dışında yurt dışına seyahat edecekseniz mutlaka gideceğiniz ülkenin konsolosluğuna başvurarak gideceğiniz ülkenin uygulamalarını öğrenmelisiniz. Avrupa Birliği ülkesi olmasına karşın karantina zorunluluğu olan ülkelerden birine seyahat düşünüyorsanız bu ülke prosedürlerini detaylı olarak öğrenmeniz faydalı olacaktır. Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniği olarak bu konuda size her türlü bilgi ve materyali sunmaya hazırız.
Yaşamın tek olduğunu, bütün canlıların ortak bir kökeni olduğunu ve türlerin evrimi yönünde farklılaştığını, yaşayan bütün canlıların doğal haklara sahip olduğunu ve sinir sistemi olan her hayvanın kendine özgü hakları bulunduğunu, bu doğal hakların küçümsenmesi ve hatta kolayca göz ardı edilmesinin doğa üzerinde ciddi zararlar doğuracağını ve insanoğlunun hayvanlara karşı suç işlemesine sebebiyet vereceğini, türlerin birlikte olmasının diğer hayvan türlerinin yaşama hakkının insanoğlu tarafından tanınmasını ifade edeceğini, insanoğlu tarafından hayvanlara saygı gösterilmesinin bir insanın bir diğerine gösterdiği saygıdan ayrı tutulamayacağını dikkate alarak, ilan edilir ki;
Madde 1: Bütün hayvanlar biyolojik denge kavramı içerisinde var olmak bakımından eşit haklara sahiptir.
Madde 2: Bütün hayvanlar saygı gösterilme hakkına sahiptir.
Madde 3:
Hayvanlara kötü muamele edilemez veya zalimane davranışlarda bulunulamaz.
Eğer bir hayvanın öldürülmesi gerekiyorsa, bu bir anda, acısız ve korku yaratmaksızın yapılmalıdır.
Ölü bir hayvana saygıyla davranılmalıdır.
Madde 4:
Vahşi hayvanlar yaşama hakkına ve kendi doğal çevrelerinde özgürce üreme hakkına sahiptirler.
Vahşi hayvanların özgürlüğünden uzun süreli alı konulması, avlanma ve balık tutma geçmiş zamana ait olup hangi sebeple olursa olsun vahşi hayvanların bu şekilde kullanımı hayati olmayıp, akis davranışlar bu temel hakka karşıdır.
Madde 5:
Bir insanın desteğine ihtiyaç duyan her hayvan uygun beslenme ve bakımı görme hakkına sahiptir.
Hiçbir koşul atında terk edilemez veya adil olmayan bir şekilde öldürülemezler.
Her tür soy üretme ve hayvan kullanımında soyun fizyolojisine ve kendi türüne özel davranışlarına saygı gösterilmesi zorunludur.
Hayvanları içeren sergiler, gösteriler ve filmler hayvanların onuruna saygı göstermek zorunda olup hiçbir şekilde şiddet içeremezler.
Madde 6:
Hayvanlar üzerine yapılan fiziksel ya da psikolojik acı çekmeye sebep olan deneyler hayvanların haklarının ihlalidir.
Soyu tükenen hayvanların ya da yok edilen bir hayvanın yerine yenisinin ikame edilmesi yöntemleri geliştirilmeli ve sistemli olarak devam ettirilmelidir.
Madde 7: Gereği olmayacak şekilde bir hayvanın öldürülmesini içeren her kanun ya da buna yol açan her karar yaşama karşı işlenmiş suç kapsamındadır.
Madde 8:
Vahşi bir hayvan soyunun hayata kalma onurunu hiçe sayan her yasa ve böylesi bir harekete sebep olan her karar soykırıma eşdeğer olup soya kaşı işlenmiş suçtur.
Vahşi hayvanların katledilmesi ve üreme yumurtalarının kirletilmesi, yok edilmesi soykırım cürümüdür.
Madde 9:
Hayvanların kendilerine özgü yasal statüleri ve hakları hukuk tarafından tanınmak zorundadır.
Hayvanların güvenliğinin koruma altına alınması hususu Devlet örgütleri düzeyinde temsil edilmelidir.
Madde 10: Eğitimden ve okullaşmadan sorumlu merciler, vatandaşlarına çocukluktan itibaren hayvanları anlamayı ve saygı göstermeyi öğrenmeleri için olanak sağlamak zorundadır.
Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi 15 Ekim 1978 tarihinde Paris’teki UNESCO Çankayai’nde törenle ilan edilmiştir. Bu metin, 1989 yılında Hayvan Hakları Birliği tarafından tekrar düzenlenerek 1990 yılında UNESCO Genel Direktörü’ne sunulmuş ve aynı yıl halka açıklandı.
Yurt dışına evcil hayvanınızla gitmek istediğinizde, bu süreci düzenli bir şekilde planlamak önemlidir. İşte yurt dışına çıkarken yapılması gereken işlemler:
Evcil hayvanınıza kuduz aşısı yaptırın. Aşının yapıldığı tarihten itibaren en az 21 gün geçmiş olmalıdır.
Veteriner hekiminiz veya bir Çankaya tarafından alınan kan örneği, Avrupa Birliği tarafından onaylı bir laboratuvara gönderilerek kuduz titre testinin yapılması gerekmektedir. Bu testin sonucu genellikle 2-3 hafta içinde elde edilir.
Veteriner hekiminiz tarafından eksiksiz doldurulmuş, aşıları tarih ve kaşe ile onaylanmış kimlik belgesini (aşı karnesini) alın.
Uluslararası Sağlık Sertifikası:
Seyahat tarihinden birkaç gün önce (genellikle 3 günden fazla olmamalıdır), tüm belgeleri yanınızda bulundurarak bağlı olduğunuz Tarım İl Müdürlüğü veya Tarım İlçe Müdürlüğü’ne giderek İngilizce olarak düzenlenmiş Uluslararası Sağlık Sertifikası alın.
Konsolosluk Başvurusu:
Gideceğiniz ülkenin konsolosluğuna başvurarak gideceğiniz ülkenin hayvan ithalat ve karantina prosedürlerini öğrenin.
Planlama ve Rezervasyonlar:
Yolculuk tarihini belirleyin ve seyahat öncesinde gerekli tüm rezervasyonları yapın.
Hava yolunu seçerken, evcil hayvan taşıma politikalarını öğrenin ve uygulayın.
Unutulmaması gereken önemli bir nokta, bu işlemleri zamanında tamamlamaktır. Planlamayı son dakikaya bırakmak, sorunlar yaşanmasına neden olabilir. Ayrıca, gideceğiniz ülkenin özel gereksinimlerini dikkate alarak ek belgeler veya aşılar istenip istenmediğini kontrol etmek önemlidir.
Hayatımızın her anında, evcil hayvanlarımızla karşılaştığımız beklenmedik durumlarla başa çıkma ihtimalimiz vardır. Bu tür acil durumlarla karşılaştığımızda, hayati tehlikeyi önlemek veya en aza indirmek için ilk yardım becerilerine sahip olmak önemlidir. Veterinere ulaşmak zaman alabilir veya bazen mümkün olmayabilir, bu nedenle küçük ama etkili müdahaleler hayvan dostumuzun hayatını kurtarabilir. Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniği olarak size bu konuda rehberlik edeceğini düşündüğümüz bir yazı dizisi hazırladık.
Her pet sahibinin bir ilk yardım çantasına sahip olması gereklidir. İdeal olarak, bir tanesini evde diğerini ise araçta bulundurarak hazırlanan iki ayrı çanta kullanışlı olabilir.
İlk yardım çantasında bulunması gereken temel malzemeler şunlardır:
Enjektör (ilaç içirmek için)
Makas, cımbız veya pens
Turnike, tampon, sargı bezi, pamuk, flaster
Dijital bir termometre
Antiseptik bir solüsyon (Biokadin, Zefiran vb.)
Antibiyotik içeren bir merhem (Terramycin merhem, Furacin pomad vb.)
Antihistaminik pomad veya tablet
Amonyak
İlk yardım uygularken sakin ve soğukkanlı olmak önemlidir. Panik durumlarında yanlış veya eksik uygulamalarla zarar verebilirsiniz. Unutulmamalıdır ki ilk yardımın amacı hastayı tamamen iyileştirmek değil, hayati tehlikeyi önlemeye yöneliktir. Bu nedenle, ilk müdahale sonrasında mutlaka veteriner hekiminden yardım alınmalıdır.
Müdahale sırasında ikinci temel kural, petinize müdahale ederken kendinizi korumanızdır. Bilinç kaybı durumunda hayvanınız istenmeyen davranışlarda bulunabilir ve sizi bile tanımayabilir. Gerekirse çevrenizden veya veteriner hekiminizden yardım istemek önemlidir. Ayrıca, petin ağzını bağlamak da güvenliğinizi sağlamak adına önemli bir adımdır.
Petinizin başına gelebilecek arı sokması veya yılan ısırması gibi acil durumlarla karşılaşıldığında, hızlı ve doğru müdahale çok önemlidir. İşte bu durumlar için yardım önerileri:
Arı Sokması:
Sakin Olun: Petinizin sakin kalmasını sağlayın. Panik hali şişkinliği artırabilir.
Isırılan Bölgeyi İnceleyin: Eğer arı sokması birden fazla ve boğaz/burun gibi kritik bölgelerdeyse, hemen bir veteriner hekimden yardım alın.
Amonyak Kullanın: Bir pamuğa biraz amonyak damlatarak ısırılan bölgeye uygulayın. Bu, şişkinliği hafifletebilir.
Sakin Olun ve Gözlem Yapın: Petinizin durumunu sakin bir şekilde gözlemleyin. Isırılan bölgeyi inceleyin.
Turnike Uygulayın: Eğer mümkünse, ısırılan bölgenin hemen üzerine bir turnike uygulayarak zehrin yayılmasını önleyin. Ancak turnikeyi çok uzun süre tutmamaya dikkat edin.
Veterineri Arayın: Hemen veteriner hekiminizi arayarak durumu bildirin ve yılan antiserumunu temin etmek için ne yapmanız gerektiğini sorun.
Yılanı Tanıyın: Eğer mümkünse, yılanın türünü belirleyin veya bir fotoğrafını çekin. Bu, tedavi için önemlidir.
Her iki durumda da, veteriner hekiminizin önerilerine uyun ve acil durum çantasında bir antihistaminik ilaç bulundurmak da faydalı olabilir. Ayrıca, petinizin sağlığını daha iyi korumak için düzenli veteriner kontrol ve aşılarına devam etmek önemlidir.
Akrep Sokması:
Akrep sokmalarında görülebilecek belirtiler arasında ani çığlık, sağa sola koşuşturma, sokulan bölgede kaşıntı ve ödem bulunmaktadır. Zehirsiz akrep sokmalarında genellikle sadece ağrı ve ödem görülür, ancak büyük bir problem yaratmamakla birlikte veteriner hekime danışılması önerilir. Lokal veya oral antihistaminik ilaçlarla tedavi mümkündür. Zehirli akrep ısırmalarında ise telaşlı koşuşturma, solunum güçlüğü, kas titremeleri ve felç gibi ciddi belirtiler görülebilir. Bu durumda, ısırılan bölgenin üzerine uygunsa turnike uygulanmalı ve en kısa sürede veteriner hekime başvurulmalıdır. Ancak turnikenin uzun süre kalmasının kangren riskini artırabileceği unutulmamalıdır.
Trafik Kazalarında Yaralanma:
Trafik kazası durumunda petinizin başına gelebilecek en kötü olaylardan biridir. Bu durumda sakin ve soğukkanlı olmalısınız, çünkü petiniz de sizin sakinliğinizi hissedecektir. Bilinç dışı davranışlarda bulunabileceğini unutmayın ve temkinli davranın. Solunumda güçlük yoksa ağzını bir parça sargı bezi ile bağlayarak size zarar vermesini önleyebilirsiniz. Kanayan bir yara varsa tampon veya turnike uygulayarak kanamayı durdurmalısınız, ancak turnikenin uzun süre kalmasının kangren riskini göz önünde bulundurmalısınız. Solunumu ve kalp atışlarını kontrol edin, rahat nefes alabileceği bir pozisyona getirin. Kırık veya çıkık şüphesi varsa yavaş hareket ettirerek veterinere ulaştırın. Mümkünse en kısa sürede veterinerinize ulaşarak iç kanama veya şok gibi durumlara erken müdahale sağlayın. Veterinerinizi haberdar ederek hazırlıkların yapılabilmesi için zaman kazandırın, böylece acil müdahale daha hızlı ve etkili olabilir.
Düşme sonucu meydana gelen yaralanmalar, trafik kazalarındaki gibi ciddi tehlikelere neden olabilir. Özellikle kırıkların sıkça görüldüğü bu durumlarda, hastanın yerden kaldırılması sırasında özen gösterilmelidir. Anında kaldırmak yerine, eğer mümkünse kırık ve yaraları inceleyip daha sonra hastayı yerden kaldırmak daha uygun olacaktır. Bu amaçla, bir battaniye veya kalın bir karton yardımıyla hayvanı yerden kaldırmadan önce kaydırarak transfer etmek önemlidir. Kanama varsa, tampon veya uygulanabilirse turnike kullanarak kanamayı durdurmalısınız. Ancak turnikenin uzun süreli kullanımının kangren riskini artırabileceğini unutmamalı ve yaklaşık 10 dakikada bir gevşeterek dolaşımı sağlamalısınız.
Ağız ve burun çevresinde birikinti (kan, salya vb.) temizlenmeli ve solunum rahatlatılmalıdır. İç kanama riski yüksek olduğundan hemen bir veteriner hekime başvurmak önemlidir. Veterinerin gelmesi mümkün olmadığında, hayvanı veterinere ulaştırmak için çaba sarf etmelisiniz. Düşmeler genellikle kedilerde çene kırıklarına yol açtığından, herhangi bir problem olup olmadığını kontrol etmek için kedinizi veteriner hekiminize göstermek önemlidir. Hayvan şokta olabilir, bu nedenle ani hareketlerden ve yüksek seslerden kaçınmalısınız. Aynı zamanda, şoktaki hayvanların bilinçsizce davranabileceğini unutmayarak kendinizi korumalısınız.
Veterinerinizi bilgilendirerek yardım çağrısında bulunmalı ve olay hakkında bilgi vermelisiniz. Bu, acil müdahalenin daha hızlı ve etkili olmasına yardımcı olacaktır.
Kavga sonucu meydana gelen yaralanmalarda, genellikle küçük ırkköpekler ve kedilerin bel ve boyun kırıklarına maruz kaldığı görülmektedir. Bu durumda, hayvanın yerden kaldırılması ve veterinere ulaştırılması sırasında dikkatli olunmalı ve hastanın ani hareketlerden kaçınılmalıdır. Derin ısırık yaraları nedeniyle oluşan kanamalar tamponlanarak veteriner hekime ulaştırılmalıdır. Benzer boy ve kilodaki köpekler arasındaki ısırık yaralanmaları genellikle hayati tehlike oluşturmaz, ancak bu tür yaralanmalarda enfeksiyon riski bulunduğundan veteriner müdahalesi gereklidir.
Doku ezilmeleri, çok fazla olmadığı sürece birkaç gün dinlenme sonrasında kendiliğinden iyileşebilir. Yüzeysel sıyrıkların tedavisi için biokadin veya benzer bir antiseptik kullanmak genellikle yeterli olabilir. Ancak kavgaya karışan hayvanlar, şok ve ağrı nedeniyle agresif davranışlar sergileyebilir. Bu nedenle müdahale ederken kendinizi korumanız önemlidir.
Kesik ve Batma Yaralanmaları:
Sakin Olun: Öncelikle sakin olun ve petinizi sakinleştirmeye çalışın.
Kanamayı Durdurun: Kanamayı durdurmak için yara bölgesine temiz bir bez veya tülbentle baskı uygulayın. Turnike uygulayarak kan dolaşımını kontrol edebilirsiniz.
Veteriner Hekime Başvurun: Kesik ve batma yaralanmaları ciddi olabilir. Hemen bir veteriner hekime başvurun ve profesyonel yardım alın.
Yaralanmanın Temizliği: Yaralanma bölgesini antiseptik solüsyon veya yara temizleyici ile temizleyin.
Cismin Çıkarılması: Eğer mümkünse, batan cismin etrafındaki bölgeyi temizleyin ve dikkatlice çıkarmaya çalışın.
Enfeksiyon Riskine Karşı İzleme: Yaralanma bölgesini izleyerek şişme, kızarıklık veya enfeksiyon belirtileri olup olmadığını kontrol edin.
Boğulmalar:
Hemen Müdahale Edin: Boğulma durumunda hemen müdahale edin. Petinizi sakinleştirin ve suyun içindeyken boğuluyorsa hemen çıkarın.
Ağız Kontrolü: Ağzınızı açarak petinizin ağzını ve boğazını kontrol edin. Yabancı cisimleri gördüğünüzde dikkatlice çıkarın.
Ağızdan Hava Üfleyin: Eğer solunum durmuşsa, ağızdan ağza suni teneffüs uygulayın. Burununa bir tülbent koyarak nazikçe üfleyin ve göğsünü kontrol edin.
Kalp Masajı: Kalp atışları yoksa, kalp masajına başlayın. Ancak bu konuda eğitimli değilseniz ve bir veteriner hekime ulaşma imkanınız varsa hemen yardım alın.
Daha Büyük Nesnelerin Boğulması: Eğer petiniz daha büyük bir nesne yuttuysa, derhal veteriner hekiminize başvurun. Cismin çıkarılması profesyonel yardım gerektirebilir.
Her iki durumda da profesyonel yardım almak önemlidir. Özellikle şiddetli yaralanmalarda ve boğulma durumlarında veterinere hemen başvurmak hayati önem taşır.
Isı Çarpması:
Kedi ve köpekler, doğrudan güneşin etkilerine veya sıcak hava koşullarına maruz kaldıklarında, özellikle hava sirkülasyonunun yetersiz olduğu kapalı ortamlarda ısı çarpması riski altında olabilirler. Aşırı sıcak havalarda araç içinde bırakılmaları, kısa sürede ölümcül sonuçlara yol açabilir. Bu durumda solunum yetmezliği ve artan vücut ısısı nedeniyle genel durum hızla bozulabilir ve ani ölümler meydana gelebilir. Eğer böyle bir durumla karşılaşılırsa, pet hemen araçtan çıkarılmalı, gölge bir yere taşınarak solunum rahatlatılmalı ve mümkünse hemen soğuk suyla duş aldırılmalıdır. Ayrıca, ağızda biriken aşırı salya veya köpük temizlenmeli, solunumun düzeltilmesi için önlemler alınmalıdır. Petin içebileceği bir miktar su vermek de faydalı olabilir. Ancak, bu önlemlere rağmen genel durumda iyileşme görülmezse veya solunum sorunları devam ederse, veteriner hekime başvurmak önemlidir. Araçla seyahat etmek zorunluysa, araç içindeki hava sirkülasyonunun yeterli olduğundan emin olunmalıdır.
Donmalarda:
Soğuk hava koşullarında, özellikle köpeklerin bağlı olarak uzun süre hareketsiz bırakılması veya kısa tüylü köpeklerin ve yavru kedilerin açık alanlarda bulundurulması donmalara neden olabilir. Bu durumda hayvanın vücut ısısı aşırı derecede düşer, ilgi eksikliği gözlemlenir, dil ve diş etlerinde morarma meydana gelir, eklemler sertleşir ve hayvan hareketsiz ve uykulu bir durumda olabilir. Donmaya en çok maruz kalan bölgeler genellikle kulak uçları, kuyruk ucu, burun ve ayaklardır. Bu durumu belirlemek için bu bölgelere dikkat edebilirsiniz. Donmalara karşı yapılabilecek ilk yardım, hayvanı ılık bir ortama almak ve vücut ısısını yavaşça artırmak için masaj uygulamaktır. Hemen bir ısı kaynağına koymak ani ısınmaya ve dolaşım bozukluğuna neden olabileceğinden sakıncalıdır. Bu önlemlerden sonra hemen veteriner hekimle iletişime geçilmeli ve hayvanın genel durumu hakkında bilgi verilmelidir. Veteriner, gerekirse daha fazla tedavi için yönlendirmelerde bulunacaktır.
Zehirlenmeler, evcil hayvanlarınız için ciddi tehlikeler oluşturan durumlardan biridir. Zehirlenmenin türüne bağlı olarak uygulanacak tedaviler farklılık gösterdiği için bu durumda mutlaka bir veteriner hekimden yardım almak gerekmektedir. Örneğin, kimyasal bir madde ile zehirlenme ile bozuk bir gıdanın alımı sonucu oluşan zehirlenme arasında uygulanacak tedaviler farklı olacaktır. Ancak evde alınabilecek basit önlemler, olayın riskini azaltmak açısından önemlidir.
Bozuk gıda alımı, temizlik maddelerinin yutulması veya fazla miktarda ilaç alımı gibi durumlarda toksik etki yapan maddelerin vücuttan uzaklaştırılması amacıyla hastanın hemen kusturulması önemlidir. Bu amaçla, yarım çay bardağı ılık suya 2 çorba kaşığı tuz ekleyerek bu karışımı içirmek, hayvanın kolayca kusmasını sağlayabilir. Ancak, eğer zehirlenmeye neden olan madde kostik etkiliyse (yakıcı etkisi varsa, örneğin asitler veya alkaliler gibi), hemen veteriner hekimden yardım almalısınız. Bu tür maddeler çamaşır suyu, tiner, deterjanlar gibi maddeleri içerebilir.
Zehirlenmeye neden olan maddeyi biliyorsanız, veteriner hekiminizle iletişim kurarak alınan maddenin cinsine göre ne yapmanız gerektiği konusunda bilgi alabilir veya direkt olarak veteriner kliniğine başvurabilirsiniz. Zehirlenme belirtileri hızlı bir şekilde ortaya çıkıyorsa, hemen kusturulmalı ve derhal veteriner hekime başvurulmalıdır.
Evdeki zehirlenme olaylarını en aza indirmek için, temizlik maddelerini kapalı bir yerde saklamak, fare veya karıncalar için kullanılan zehirleri ulaşılması zor yerlere koymak, sayılarını bir yere not almak, kullanılan ilaçları kilitli bir dolapta saklamak ve çöp kutularını açılmayacak şekilde kullanmak gibi önlemler alınabilir.
Elektrik Çarpmalarında:
Kendi Güvenliğinizi Sağlayın: Elektrik çarpması durumunda öncelikle kendi güvenliğinizi sağlayın. Elektrik kaynağını kapatın veya petinizi elektrikle temas ettiren nedeni ortadan kaldırın.
Elektriği Kesin: Elektrik akımını kesmek için sigortaları kapatın veya prize temas eden peti bir güvenlik malzemesi (örneğin tahta parça) kullanarak uzaklaştırın.
Nabız ve Solunumu Kontrol Edin: Petinizin nabzını ve solunumunu kontrol edin. Elektrik çarpması genellikle kalp durmasına neden olabilir, bu nedenle gerektiğinde kalp masajı ve suni teneffüs uygulayın.
Veteriner Hekimi Arayın: Elektrik çarpması durumunda hemen veteriner hekiminizi arayarak durumu açıklayın ve gerekli yönlendirmeleri alın.
Yanıklarda:
Yanık Bölgesini Soğutun: Kostik etkili maddelerle oluşan yanıklarda bölgeyi hemen bol su ile temizleyin. Yaklaşık 10 dakika süreyle yıkama yapın.
Veteriner Hekime Başvurun: Yanık sonrası veteriner hekiminizle iletişime geçin. Yanık şiddetine bağlı olarak petiniz şoka girebilir, bu nedenle profesyonel yardım önemlidir.
Soğuk Su veya Buz Kompresi: Kaynar sulardan veya ısı kaynaklarından kaynaklanan yanıklarda, soğuk su veya buz kompresi uygulayarak dokuların daha fazla hasar görmesini önleyin.
Merhem ve Pomad Kullanmayın: Yanık bölgesine merhem veya pomad uygulamaktan kaçının. Bu, veteriner hekiminizin yapması gereken bir işlemdir.
Veteriner Hekime Hemen Ulaşın: Yanık yüzeyi büyükse veya şiddetliyse, hemen veteriner hekiminizle iletişime geçin ve profesyonel yardım alın. İleri derecede yanıklar ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.
Kediler ve köpekler kısırlaştırılmalıdır çünkü bu, onların sağlığını geliştirmenin ve hastalıklar hakkında riskleri azaltmanın önemli bir yoludur. Kısırlaştırma, kedilerin ve köpeklerin üreme sistemlerini etkileyen ameliyatı içerir. İşlem, hayvanın sağlığını ve refahı en üst düzeye çıkarırken aynı zamanda üreme organlarının işleyişini de kontrol eder. Bu, daha uzun ve daha sağlıklı bir yaşam için kedi ve köpeklerin kısırlaştırması gereklidir. Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniği olarak kısırlaştırma işlemlerini özenle gerçekleştirmekteyiz.
Kızgınlık döneminde, zorunlu olmadıkça operasyondan kaçınılmalıdır.
Kızgınlık sırasında operasyon, kanama riskini artırabilir ve hormonal düzeni bozmak pek mantıklı değildir. Bu nedenle kızgınlık döneminin bitmesi beklenmelidir.
Kısırlaştırmanın faydaları nelerdir?
Dişi kedi ve köpeklerde kısırlaştırma, kızgınlık döneminin ömür boyu ortadan kalkmasını sağlar.
Kısırlaştırılan hayvanlar kanama dönemi geçirmez, çiftleşme isteği azalır, davranış bozuklukları ve stres kaynaklı problemler ortadan kalkar.
Diğer dişi hayvanlarla yaşanan kavgalar azalır, istenmeyen çiftleşmeler ve yavruların bakımıyla ilgili sorunlar ortadan kalkar.
Ancak operasyon sonrasında oestrojen hormonunun azalması, aşırı şişmanlığa neden olabilir. Bu durum uygun bir diyet programı ile kontrol altına alınabilir.
İleri yaşlarda kısırlaştırılan hayvanlarda kemik erimesi riski artabilir, ancak veteriner hekimin önerdiği tedavilerle bu durum düzeltilebilir.
Kısırlaştırma hangi durumlarda sakıncalıdır?
Doğumdan hemen sonra veya yavrular sütten kesilmeden önce yapılan operasyonlar sakıncalıdır.
Kızgınlık döneminde mümkünse operasyon yapmaktan kaçınılmalıdır.
Genel sağlık durumu uygun değilse operasyon yapılmamalıdır.
Hamile bir dişiyi kısırlaştırabilir miyim?
Evet, hamile bir dişiyi kısırlaştırmak mümkündür. Ancak mümkünse gebeliğin erken dönemlerinde operasyon yapılması daha uygundur. Gebeliğin son günlerinde de operasyon yapılabilir, ancak zorunlu durumlar haricinde erken dönemler tercih edilir.
Köpekler, birçok farklı hastalığa yakalanabilir. Bunların arasında enfeksiyonlar, parazitler, viral hastalıklar, bakteriyel hastalıklar, genetik hastalıklar yer alıyor. Bu hastalıklarla mücadele etmek için köpeklerinizi korumak, onlara iyi bir ön durum vermek, aşılatmak, sağlıklı bir diyet ve egzersiz programı yapmak, temizlik ve iyi sağlık uygulamaları yapmak önemlidir. Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniği olarak size köpeğinizin sağlık durumunu takip ediyor koruyu hekimlik hizmetimizle size sorunlar daha ortaya çıkmadan yardımcı oluyoruz.
Canine Distemper (Gençlik Hastalığı), köpekler arasında bulaşıcı olan bir viral hastalıktır. İşte bu hastalığa dair bazı önemli bilgiler:
Canine Distemper
Hastalık Yayılımı: Genellikle anneden alınan kolostrum (ilk emzirme sırasında alınan süt, yüksek miktarda antikor içerir) ile korunan yavrularda 12 haftaya kadar dayanabilir. Ancak kolostrum almayan yavrularda bu süre 1-4 hafta arasında değişir. Genellikle 3-12 aylık köpeklerde daha sık görülür, ancak yaşlı köpeklerde de rastlanabilir.
Belirtiler: Yüksek ateşle başlar (40-41°C), göz ve burun akıntıları, iştahsızlık, depresyon, kusma ve ishal gibi belirtiler gösterir. Hastalık 4 farklı formda ortaya çıkabilir: Göz ve burun formu, sindirim sistemi formu, akciğer formu ve sinirsel form.
Tedavi: Tedavi, klinik belirtilere göre yapılır. Bağışıklık sistemini desteklemek ve güçlendirmek önemlidir. Son yıllarda antiviral ilaçlar kullanılmaktadır, ancak etkileri ve maliyeti önemli bir sorundur. En etkili önlem, yavruların 7-9 haftalıkken 2 kez aşılanması ve her yıl aşının tekrarlanmasıdır.
Canine Distemper, ciddi bir hastalık olup, aşılarla korunma önemlidir. Köpek sahipleri, veteriner hekimleriyle iletişimde kalarak aşı takvimini düzenli bir şekilde takip etmeli ve hayvanlarını bu tür hastalıklardan korumak için gerekli önlemleri almalıdır.
Canine Parvovirus, yaygın olarak bilinen “Kanlı İshal” olarak da adlandırılan bulaşıcı bir virüs hastalığıdır. İşte bu hastalığa dair önemli bilgiler:
Hastalığın Kökeni: Parvovirüsler, gençlik hastalığı virüsleri ile benzerlik gösteren ve köpeklerde genellikle gastrointestinal belirtilere yol açan yeni virüslerdir. Hastalık ilk olarak 1978 yılında ortaya çıktı ve yüzbinlerce köpeğin ölümüne neden oldu.
Yayılım ve İnciden: Hastalık genellikle kolostrum almamış veya yetersiz alan yavrularda görülür. Özellikle 3 yaşın altındaki köpeklerde sıkça rastlanır. İnceler, 0-7 haftalık köpeklerde hastalığın insidansının %63 olduğunu göstermiştir.
Belirtiler: Şiddetli kusma, sulu, kötü kokulu, sarıdan kahverengiye kadar değişen renkte kanlı ishal, yüksek ateş (41°C’ye kadar) gibi belirtilerle kendini gösterir. Hızlı sıvı kayıpları, özellikle yavru köpeklerde ölüme neden olabilir.
Bağışıklık Sistemi Etkisi: Parvovirüsler, bağışıklık sistemini baskılayarak hastalığa neden olurlar. Bağışıklık sistemi zayıf tarafları hedef alır ve virüsün varlığını garanti altına alır. Modifiye canlı parvovirüs aşıları, köpeklerde 2-5 haftalık bir süre için bağışıklık sistemini baskılayıcı etki gösterir.
Tedavi: Hızlı gelişen belirtiler genellikle yavru köpeklerde tedaviye fırsat vermez. Ancak tedavi, klinik semptomlara göre belirlenir ve bağışıklık sistemini güçlendirmek amacıyla ilaçlar kullanılabilir. Aşılar, 6. haftadan itibaren genç hayvanlara uygulanabilir.
Adenovirüsler (CAV-1), bu hastalığın sebebini oluşturur. Bulaşma, hastalıktan etkilenmiş köpeklerin idrarıyla gerçekleşir. Hastalığın en şiddetli formları genellikle yavru köpeklerde görülür. Aşılanmış bir anneden doğan yavrular, kolostrum aracılığıyla 5-7 haftaya kadar korunabilirler. Bulaşıcı karaciğer hastalığı, 13 yaşındaki köpeklerde bile ölümcül olabilir. Adenovirüsler, vücuttaki tüm dokuları enfekte edebilme yeteneğine sahiptir, ancak özellikle karaciğer hücreleri ile ilişkilidir ve bu organ üzerinde ciddi iltihaplanmaya neden olurlar. Hastalığın ilerleyen aşamalarında, gözlerde korneal opasite (korneal bulanıklık) gelişebilir. Bu durum, gözlerin pigmentli tabakasının iltihabından kaynaklanır ve aşı sonrasında gözlemlenebilir.
Bu virüs genellikle solunum sisteminde hastalık yapar ve “Tracheobronchitis” veya “Kennel Cough” olarak adlandırılan köpek öksürüğünün nedenlerinden biridir. Özellikle kalabalık ortamlarda bulunan köpekler arasında yaygındır. En belirgin klinik belirti, öksürük ve hemen ardından burun çevresinde iltihaplı, yapışkan bir akıntıdır. Vücut ısısı yüksek veya normal olabilir. Yetişkin hastalarda genellikle başka belirtiler görülmez. Genç köpeklerde hastalık daha hızlı ilerler ve klinik belirtiler daha şiddetlidir. Öksürükle birlikte, exudatın çıkışı ve burun akıntısı gözlemlenir. Vücut ısısı yüksektir. Halsizlik ve iştahsızlık belirgin bir şekilde artar. Hastalık haftalarca sürebilir. İkincil enfeksiyonlar tedavi sürecine dahil olursa, hastalık ciddi bir seyir izleyebilir. Bu nedenle, hastalık ilk belirtiler ortaya çıktığında, köpeğin genel sağlık durumu bozulmadan derhal bir veterinere başvurulmalıdır.
Leishmaniasis
Leishmaniasis, zoonotik özelliklere sahip bir paraziter deri hastalığıdır. Bu hastalık, tropikal bölgelerde ve Akdeniz ülkelerinde sıklıkla görülen, köpeklerde kutanöz ve viseral formlarda ortaya çıkan bir sağlık sorunudur.
Leishmaniasis, phlebotomus türü keneler, tatarcık ve kum pireleri gibi kan emen sinekler aracılığıyla bulaşır. Hastalık etkeni bulaştıktan sonra, kuluçka süresi haftalar hatta yıllarca sürebilir. Ancak hastalığı atlatan bireyler bağışıklık kazanma eğilimindedir.
Hastalığın etkenini taşıyan insektisitlerin ısırması ile bulaşan etken, 1 ay ile 1 yıl arasında değişen bir kuluçka süresi geçirir. Isırılan bölgedeki hücre bağışıklık sistemi yeterliyse, lezyonlar lokalize olur. Bağışıklık yetersiz ise lezyonlar hızla yayılır. Etken bulaşma yerindeki deriden başlayarak, makrofajlar aracılığıyla dalak, karaciğer, lenf yumruları, kemik iliği ve bağırsaklara yayılarak viseral formun oluşumuna neden olur ve hastalığın seyri genellikle kötüdür.
Klinik belirtiler geniş bir yelpazede ortaya çıkabilir ve pek çok hastalıkla benzerlik gösterir. Deri lezyonları genellikle kulak kepçesi, yüz ve ayaklarda görülür. Kaşıntısız olan bu lezyonlar, dermatitis, hiperkeratoz, kabuklanma, nodül, erozyon, ülser, fistül gibi farklı formlarda gelişir.
Hastalığın seyri genellikle ağırdır ve tedaviye olumlu cevap alınamaz. Nüksler sıkça görülür ve medikal tedavi genellikle etkisizdir. Değişken klinik semptomlar arasında deri lezyonları, tırnak deformasyonu, kas atrofisi, lenf bezleri şişmesi, aralıklı ateş, halsizlik, sindirim sistem problemleri, poliartrit, polidipsi, glomerülonefrit, anemi ve keratokonjunktivit gibi belirtiler yer alabilir.
Hastalığın ağır seyri ve genellikle tedaviye olumlu cevap alınamaması nedeniyle, koruyucu hekimlik önemli bir rol oynamaktadır. Taşıyıcı insektisit mücadelesi, hastalığın önlenebilmesinde dikkat edilmesi gereken kritik bir konudur. Köpeklerde hastalığın viseral formunun erken dönemde teşhis edilmesi, tedavi açısından hayati önem taşır.
Uyuz
Uyuz, köpeklerde yaygın olarak görülen ve parazitlerin neden olduğu bir deri hastalığıdır. İşte uyuz hastalığına dair önemli bilgiler:
Etkenler ve Yayılma:Uyuz hastalığının nedeni doğada yaygın olarak bulunan parazitlerdir. Uyuz böcekleri, derinin epidermis katları veya kıl foliküllerinde yerleşerek doku artıkları, kan ve doku sıvısı ile beslenir. Bu parazitler, karanlık ve nemli ortamlarda uzun süre yaşayabilirler. Hastalık genellikle direkt temas yoluyla bulaşır, ancak uyuzlu bir köpeğe ait eşyalar, tasma, yatak gibi malzemeler aracılığıyla da bulaşabilir.
Otodectes Cynotis: Kulak kepçesi veya kulak yolunda yerleşir, kaşıntı, exudat birikimi ve kabuklanmaya sebep olur.
Notoedres Cati: Genellikle kedilerde görülse de, nadir durumlarda yavru köpeklerde baş bölgesinde kaşıntı, tüy dökülmesi ve deri kalınlaşmasına neden olabilir.
Demodex Canis: En sık görülen uyuz türüdür. Kaşıntı nadirdir.
Klinik Belirtiler: Hastalığın gelişim formuna bağlı olarak klinik belirtiler farklılık gösterebilir. Genel olarak kaşıntı, tüy dökülmesi, kızarıklık, vezikül oluşumu, kabuklanma ve deri kalınlaşmaları görülebilir.
Risk Faktörleri: Kötü bakım şartları, yetersiz ve dengesiz beslenme, tüy bakımının yetersizliği, deri bütünlüğünün bozulması veya deri hastalıkları uyuz hastalığının oluşumunu kolaylaştırabilir.
Uyuz hastalığı, veteriner tarafından teşhis edilmeli ve tedavi edilmelidir. Uyuz tedavisi genellikle antiparaziter ilaçlar ve destekleyici tedavileri içerir. Ayrıca, uyuzlu hayvanın bulunduğu ortamların temizlenmesi ve dezenfekte edilmesi önemlidir.
Kepekli form; kabarık, kırmızı renkli ve üzerinde kepekli küçük yuvarlak noktacıklarla karakterize edilen bir durumdur. Zamanla bu bölgeler genişleyerek daha yaygın bir hal alabilir. Bu durumda tüy dökülmesi gözlemlenebilir ve hatta kılsız alanlar oluşabilir. Deri zaman içinde kepeklerle kaplı bir görünüm alabilir. Bu durum genellikle baş, boyun, göğüs ve arka bacaklarda ortaya çıkar. Kaşıntı genellikle mevcut değildir.
Püstüllü form; kırmızı renkte küçük noktacıkların oluşturduğu kabartılarla karakterizedir. Başlangıçta baş, göğüs ve karın altında ortaya çıkan bu kabartılar zamanla tüm vücuda yayılabilir. Bu formda sıkıldığında, içlerinden kanla karışık irin gelir ve bu durum, irinli ve ülseratif dermatitis gelişimiyle birlikte belirtileri şiddetlendirebilir. Kronikleşen durumlarda deri elastikiyetini kaybedebilir ve deri kalınlaşarak kıvrımlar oluşturabilir. Özellikle şiddetli olaylarda, ülseratif dermatitisin geliştiği durumlarda tedavi direnç gösterebilir ve zayıflama, kaşeksi ve genel sağlık durumunun ciddi şekilde bozulmasıyla ölüme neden olabilir.
Demodex Canis dışındaki diğer uyuz etkenlerini mikroskop altında tespit etmek genellikle kolaydır. Ancak Demodex Canis, mikroskopla görülebilmesine rağmen bazen rutin deri ve kıl incelemeleriyle tespit edilemeyebilir. Bu durumda, derinin daha fazla ve derinlemesine kazınması veya patolojik inceleme için biyopsi alınması gerekebilir. Hastalık genellikle diğer deri rahatsızlıklarıyla birlikte seyrettiği için teşhis aşamasında dikkatli olunmalı ve yanlış teşhislerden kaçınılmalıdır.
Düzenli tüy bakımı yapmak, sık yıkamalardan kaçınmak, banyodan sonra iyi kurulamak, başka bir köpeğe ait tasma vb. malzemeyi kullanmaktan kaçınmak, beslenmeye dikkat etmek ve gezinti yapılan alanlarda seçici olmak, genellikle hastalıktan korunmak için yeterlidir. Ancak bulaşma ve yayılma kolay olduğundan koruyucu önlemler büyük önem taşır. Bu nedenle, hastalığa zemin hazırlayan faktörleri engellemek, deri hassasiyetine neden olan hastalıklara karşı dikkatli olmak ve düzenli deri ve kıl kontrolleri yapmak önemlidir.
Demodex Canis dışındaki uyuz etkenlerini genellikle birkaç gün içinde elimine etmek mümkündür. Ancak Demodex Canis için daha uzun süreli bir tedavi gerekebilir, bu süre bazı vakalarda 4-6 aya kadar uzayabilir. Tedavi süresi genellikle 1 ila 1,5 aydır. Hastalığı atlatan hayvanlarda bakım ve beslenme şartları düzeltilmediğinde tekrar görülme riski bulunmaktadır. Tedavide önemli olan, uygulamaların düzenli olarak yapılması, yaşam ortamının iyileştirilmesi ve beslenmenin yeniden düzenlenmesidir.
Kuduz
Kuduz, sıcak kanlı hayvanların sinir sistemini etkileyen viral bir hastalıktır ve bu eski ve korkutucu hastalığın etkeni Rhabdovirüsler‘dir. Bu virüsler beyinde iltihaplanmaya neden olur ve enfekte hayvanların salyası aracılığıyla bulaşır, sinir sistemi üzerinden beyine ulaşır. İnkübasyon periyodu, hastalığın başlamasına kadar geçen süreyi ifade eder ve genellikle 10 gün ile birkaç ay arasında değişir. Kuduz, tedavinin fayda sağlamadığı ölümcül bir hastalıktır ve virüsü alan hayvanın ölümü genellikle 10 gün içinde gerçekleşir.
Kuduz virüsü, ısırma yoluyla (yani salya derideki bir yaraya bulaştığında) bulaştığında, hastalık sakin dönem, kızgın dönem ve felç dönemi olmak üzere üç aşamada kendini gösterir.
Sakin Dönemde; Hayvanın davranışında belirgin değişiklikler görülür, bazen havayı ısırma eğiliminde olabilir, sık sık havayı koklar ve hafif mızıldanma belirtileri gösterir. Ancak hayvanın genel karakterinde belirgin bir değişiklik gözlenmez.
Kızgın Dönemde; Hayvan aniden saldırganlaşır, her şeyi ısırmaya çalışır, bilinci kaybolur, sahibini tanımaz ve eğer bırakılırsa çevresindekileri ısırmaya devam eder. Göz bebeklerinde simetri kaybolur, ağızdan salya akar, susuzluktan dolayı şiddetli sancı çeker ve su içmekte zorlanır. Bu dönemde kaşıntı ve şiddetli saldırganlık belirtileri gözlenir.
Felç Dönemi; Alt çene aşağıya düşer, bir sopa ile kapatıldığında açılır. Arka ayaklar ve hatta tüm vücut felç olmuştur. Solunum felci geliştikçe ölüm meydana gelir.
Ölüm, tüm belirtilerle birlikte genellikle 10 gün içinde gerçekleşir. Belirtiler her zaman tipik olmayabilir. Kuduzun rezervuarı olarak birçok vahşi hayvan (fareler, rakunlar, yarasalar, tilkiler) görev yapar. Aristoteles, kuduzu “köpek deliliği” olarak tanımlamıştır. Kuduzdan korunmak için modifiye canlı ve ölü aşılar bulunmaktadır; ancak son yıllarda ölü aşıların daha etkili olduğu belirlendiği için modifiye canlı aşılar terk edilmeye başlanmıştır.
Köpek aşı takviminin önemi, köpeklerin sağlığını korumak, hastalıkları önlemeye veya hafifletmeye yardım etmek ve daha uzun ve daha iyi bir yaşam için çok önemlidir. Aşılar, köpeklerin çeşitli hastalıkların içine yakalanma veya bulaştırma riskini çok azaltır, bu da köpekler için daha sağlıklı ve daha uzun bir yaşam ve daha iyi bir refah için önemli bir faktördür.
Karma Aşı: 5 farklı virüse karşı koruyuculuk sağlayan aşıdır. Bunlar; – Parvovirüs ( kusma, ishal, dışkıda kan görülmesiyle karakterize ölümcül bir hastalığın etkenidir.) – Distemper: Köpek gençlik hastalığı (Solunum, sindirim, sinir sisteminde etkisini gösteren, yavru köpeklerde ölüm oranı yüksek olan bulaşıcı viral bir hastalığın etkenidir.) – Adenovirüs- Tip 2 ( Daha çok solunum sisteminde hastalık yapmaktadır.” İnfeksiyöz Tracheobronşitis veya Kennel Cough” olarak adlandırılan köpek öksürüğü hastalığının etkenlerinden biridir) – Parainfluenza ( Üst solunum yollarında enfeksiyon oluşturan öksürük ile kendini gösteren hastalığın etkenidir.) – Leptospira Canicola (Böbreklerde bozukluk yapan kanlı ishal ve sarılık meydana getiren bakteriyel bir hastalığın etkenidir).
Bronchine Aşısı: Etkeni Bordetella bronchiseptica bakterisi olan, Kennel Cough- Köpek boğmacası olarak bilinen, üst solunum yollarında enfeksiyon oluşturan kronik öksürükle karakterize bulaşıcı bir hastalığa karşı uygulanan aşıdır. Uygulaması 2 şekilde yapılmaktadır. Enjeksiyon ile deri altına uygulandığında 3 hafta sonra tekrarının yapılması gerekmektedir. KC aşısı nazal boşluğa uygulandığında ise tekrarına gerek yoktur.
Corona Virus Aşısı: İştahsızlık, kanlı- mukuslu ishal, kusma meydana geÇankayan viral bir hastalığa karşı koruma oluşturur.
Kuduz Aşısı: Kuduz hastalığına sebep olan Rabies virüsüne karşı koruma sağlayan aşıdır.
İç ve Dış Parazit Uygulamaları: Köpeğin sindirim sisteminde bulunan tenya, kancalı kurt ve şerit gibi iç parazitlerden; bit, pire, kene gibi dış parazitlerden korunmasına yönelik yapılan uygulamalardır.
Yukarıda belirtilen aşıların belli bir program dâhilinde uygulanması köpeğinizin hastalıklara karşı direncini arttırmaktadır. Bu nedenle yavru köpeğinize uygulanan ilk aşılamalarda Karma, Corona ve Bronchine Aşılarının tekrarlarının yapılması tam bir koruyuculuk sağlaması açısından önemlidir.
Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniğimizde, evcil hayvanların düzenli aşı takibi ve aşılarının zamanında uygulanması büyük önem taşır. Bu sayede, evcil dostlarınızın enfeksiyonlara karşı korunması sağlanır ve toplumda salgınların önlenmesine katkıda bulunulur.
6-7 Haftalık
Genel Kontrol + İç ve Dış Parazit Uygulaması (2 Ayda Bir Tekrarlanır)
8 Haftalık
Genel Kontrol + Karma Aşısı I. Doz
9 Haftalık
Genel Kontrol + Corona Virus Aşısı I. Doz
10 Haftalık
Genel Kontrol + Bronchine Aşısı I. Doz
11 Haftalık
Genel Kontrol + Karma Aşısı II. Doz
12 Haftalık
Genel Kontrol + Corona Virus Aşısı II. Doz
13 Haftalık
Genel Kontrol + Kuduz Aşısı (3 Aydan Küçüklere Uygulanmaz)
14 Haftalık
Genel Kontrol + Karma Aşısı III. Doz
15 Haftalık
Genel Kontrol + Bronchine Aşısı II. Doz
1 yaştan sonra sonraki her yıl için yetişkin köpeklerde;
Sağlıklı bir köpeğin fiziksel özellikleri, köpeğin genel sağlığını ve refahı hakkında önemli ipuçları verebilir. Bunlara, zinde bir vücut, sağlıklı tüyler, parlak gözler, açık ve neşeli bir bakış ve iyi bir tırnak bakımı dahildir. Yanınızda ki köpeğin bu özelliklerden bazılarına sahip olmadığına dikkat ederseniz, dostunuzun bir uzman veteriner hekim tarafından kontrol edilmesi gerekir. Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniği köpeğinizi koruyucu hekimlik kapsamında takip edecektir.
Sağlıklı bir köpeğin fiziksel yapısı, bir dizi önemli parametre üzerinden değerlendirilir. İşte bu değerlendirmenin bazı temel kriterleri:
Vücut Isısı: 38-39 °C arasında olmalıdır. Vücut ısısındaki ani değişiklikler genellikle sağlık sorunlarını gösterebilir.
Solunum Hızı: 10-40 solunum/dakika aralığında normaldir. Hızlı veya zorlu solunum problemlerin bir işareti olabilir.
Nabız: Yetişkin köpeklerde 60-160, yavrularda ise 200-220 nabız/dakika aralığında olmalıdır. Nabızdaki anormal değişiklikler, bir sağlık sorununun habercisi olabilir.
Diş Sayısı: Yetişkin bir köpeğin genellikle 42 dişi vardır. Diş değişimi genellikle 4 aylıkken başlar ve 6 aylık olduklarında tamamlanır.
Kızgınlık Süresi: Kızgınlık dönemi genellikle 6 ayda bir, ortalama 21 gün sürer.
Ergenlik Yaşı: 7-12 ay arasında ergenlik dönemine girerler.
Gebelik Süresi: Ortalama 60 gün sürer, ancak bu süre bazı durumlarda değişebilir.
Doğumdaki Yavru Sayısı: 1-14 arasında değişebilir.
Gözler: Parlak ve canlı olmalıdır, konjonktivalar beyaz-pembe renkte olmalıdır.
Ağız ve Dil: Ağız içi ve dili pembe renkte olmalıdır.
Burun: Nemli olmalıdır.
Kalori İhtiyacı: Köpeğin büyüklüğüne ve ırkına bağlı olarak değişir. Küçük ırklar için günlük 200 kcal – 750 kcal, orta boy ırklar için 800 kcal – 1500 kcal, büyük ırklar için 1600 kcal – 2100 kcal önerilir.
Kedilerde düzenli aşılama, sağlıklarını korumak için kritik bir önlemdir. İşte kedinizin yaşına ve ihtiyaçlarına göre önerilen bir aşı takvimi:
Yavru Kedi Aşı Takvimi:
6-8 Haftalık:
Genel Kontrol
İç ve Dış Parazit Uygulaması (2 Ayda Bir Tekrarlanır)
8-10 Haftalık:
Genel Kontrol
Karma Aşısı I. Doz
9-11 Haftalık:
Genel Kontrol
Leukemia Aşısı I. Doz
10-12 Haftalık:
Genel Kontrol
Karma Aşısı II. Doz
11-13 Haftalık:
Genel Kontrol
Leukemia Aşısı II. Doz
12-14 Haftalık:
Genel Kontrol
Kuduz Aşısı (3 Aydan Küçüklere Yapılmaz)
Yetişkin Kedi Aşı Takvimi:
1 Yaş ve Sonrası:
Yılda bir defa Karma Aşısı
Yılda bir defa Leukemia Aşısı
Yılda bir defa Kuduz Aşısı
Bu takvim, genel bir rehberdir ve kedinizin özel ihtiyaçlarına bağlı olarak değişebilir. Veteriner hekiminiz, kedinizin sağlık durumuna göre özelleştirilmiş bir aşı programı oluşturacaktır. Aşı programı, kedinizin yaşına, yaşam tarzına ve çevresel risk faktörlerine göre belirlenecektir. Bu program, kedilerde yaygın olarak görülen hastalıklara karşı koruma sağlayacak ve kedinizin sağlığını korumak için önemli bir adım olacaktır.
Ayrıca, iç ve dış parazit uygulamalarının düzenli olarak yapılması da kedinizin genel sağlığını korumak açısından önemlidir. Parazitler, kedilerde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir ve bu nedenle düzenli olarak iç ve dış parazit kontrolü yapılması gerekmektedir. Veteriner hekiminiz, kedinizin ihtiyaçlarına uygun iç ve dış parazit kontrol programını belirleyecek ve size önerilerde bulunacaktır.
Kediler Arasında Yaygın Soğuk Algınlığı (Bulaşıcı Kedi Nezlesi)
Feline Viral Rhinotracheitis, kediler arasında oldukça bulaşıcı olan bir viral hastalıktır. Üst solunum yollarında hırıltılı nefes alışverişi, öksürük, gözlerden akıntı, aşırı tükürük, kilo kaybı ve ateş gibi semptomlarla kendini gösterebilir. Bu hastalık genellikle hasta kedilerin solunum yolu salgıları yoluyla sağlıklı kedilere bulaşır. Ayrıca, anne kediden yavru kediye gebelik sırasında da geçiş gösterebilir.
Feline Viral Rhinotracheitis’in belirtileri kedilerde genellikle solunum yolları enfeksiyonlarının yaygın semptomlarına benzerlik gösterir. Hasta kedilerde burun akıntısı, hapşırma, gözlerde akıntı, iştahsızlık, halsizlik gibi belirtiler görülebilir. Tedavi için veteriner hekime başvurulmalıdır ve enfekte kedilerin diğer kedilere bulaşmasını önlemek için uygun önlemler alınmalıdır. Bu konuda daha fazla bilgi almak ve tedavi için Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniği‘ne başvurabilirsiniz. Uzman veteriner hekimlerimiz, kedilerinizin sağlığını korumak için size yardımcı olmaktan memnuniyet duyacaklardır.
Virüsün kedilere bulaşmasından sonra genellikle 2-6 gün içinde ilk belirtiler ortaya çıkar. Hastalığın şiddeti, hayvanın yaşına, bağışıklık durumuna vb. birçok faktöre bağlı olarak değişir; ancak özellikle sütten yeni kesilmiş yavrularda daha ciddi sonuçlar doğurabilir. Anne kediden hastalığı alan yavrularda ise genellikle doğumdan birkaç gün sonra semptomlar görülür ve çoğu zaman 2-3 hafta içinde ölümle sonuçlanabilir.
Aksırık, zamanla iltihaplı bir duruma dönüşen göz ve burun akıntısı gözlenir. Bu akıntılar, göz kapaklarının yapışmasına ve burun deliklerinin daralmasına neden olabilir. Bu duruma bağlı olarak hırıltılı solunum ve ağızdan solunum görülebilir. Hastalık alt solunum yollarına yayılırsa, öksürük ortaya çıkabilir. Gözün birçok noktasında özellikle ülserler oluşmaya başlar. Feline Viral Rhinotracheitis, zamanında tedavi edilmezse kronik bir forma dönüşebilir, bu da tedavinin daha zorlu hale gelmesine neden olabilir.
Korunma için, özel olarak formüle edilmiş karma aşılar, kedilere Feline Viral Rhinotracheitis gibi hastalıklara karşı yeterli bağışıklığı sağlayabilir. Yavruların 9 haftalık olduklarında ilk aşılarına başlanmalı ve 3-4 hafta arayla en az 2 kez aşı yapılmalıdır. Bu şekilde, bağışıklık sistemlerinin güçlenmesi sağlanır ve hastalığa karşı koruma sağlanır. Daha sonraki yıllarda, yılda bir kez bu hastalığa karşı periyodik aşılamayı sürdürmek yeterli olacaktır. Bu düzenli aşı programı, kedilerin uzun vadeli sağlığını korumak için önemlidir. Veteriner hekiminiz, kedilerinizin ihtiyaçlarına uygun bir aşı programı oluşturmak için size yardımcı olacaktır. Bu konuda daha fazla bilgi almak için Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniği‘ne danışabilirsiniz.
Kedi Lösemisi (Feline Leukemia)
Kedi Lösemisi, kan yapan organlarda tümör oluşumuyla belirginleşen, kronik seyirli ve bulaşıcı bir viral hastalıktır. Virüs taşıyan kedilerin tükürük, burun akıntısı, idrar, dışkı, vajinal akıntı ve kanları yoluyla dışarı atılmasıyla kendini gösterir. Bu maddelerle bulaşan su ve gıda kapları, bulaşmada önemli bir rol oynar. Ayrıca, sınırlı bir şekilde cinsel temas da bulaşma yoludur.
Hastalığın kuluçka süresi uzun yılları kapsayabilir. Organizmaya yerleştiği organa bağlı olarak çeşitli belirtiler gösterebilir. Solunum zorluğu, kansızlık, halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, böbrek ve bağırsak fonksiyon kaybı, ishal, bağışıklık sistemi baskılanması sonucunda diğer hastalıklara duyarlılık, kısırlık, gebelerde yavru düşme, davranış ve hareket bozuklukları gibi çeşitli belirtiler ortaya çıkabilir.
Kedi Lösemisi, tedavi edilmesi zor ve genellikle son derece pahalı olan bir hastalıktır. Bu nedenle, önleyici önlemler hastalığın yayılmasını engellemek için çok önemlidir. Kedilerinizi düzenli olarak veteriner hekime götürerek kontrol ettirin ve aşılarını güncel tutun. Ayrıca, evdeki su ve gıda kaplarını düzenli olarak temizleyip dezenfekte ederek bulaşma riskini azaltabilirsiniz. Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniği, kedilerinizin sağlığını korumak için uzman veteriner hekimler ve modern tıbbi olanaklarla hizmet vermektedir.
Kedi Gençlik Hastalığı (Feline Panleukopeni)
Kedi Gençlik Hastalığı (Feline Panleukopeni), genç kedilerde özellikle yüksek ölüm oranına sahip, çok bulaşıcı bir viral enfeksiyondur. Bulaşma, sağlıklı kedilerin hasta kedilerle doğrudan temas etmesi yoluyla gerçekleşir. İyileşen kediler, virüsü yaklaşık 6 hafta boyunca dışkı ve idrarlarıyla yaymaya devam eder.
Hastalığa yakalanan kediler, genellikle 2-6 gün içinde ilk belirtileri göstermeye başlar. Yüksek ateş, iştah kaybı, kilo kaybı ve depresyon ilk belirtiler arasındadır. Daha sonra kusma ve ishal gelişir. Yavru kedilerde hastalık çok hızlı ilerler ve genellikle ilk belirtilerin ortaya çıkmasından yaklaşık 12 saat sonra ölüm gerçekleşebilir.
Korunma için, kediler için özel olarak hazırlanan karma aşılar, bu hastalığa karşı yeterli bağışıklığı sağlayabilir. Yavru kedilere, 8-10 haftalık olduklarında ilk aşıları yapılmalı ve 3-4 hafta arayla en az 2 aşı uygulanmalıdır. Daha sonraki yıllarda, senede bir kez bu hastalığa karşı periyodik aşılamayı sürdürmek yeterli olacaktır.
Feline Calicivirus Enfeksiyonu (Solunum Yolu Enfeksiyonu)
Feline Calicivirus Enfeksiyonu (Solunum Yolu Enfeksiyonu), solunum yolu enfeksiyonlarının kedilerde ortaya çıkmasında önemli bir etken olan ve özellikle aşılanmamış genç kedilerde sıkça görülen bir viral hastalıktır, özellikle pet barınaklarında. Virusu alan kedilerde, 3-5 gün sonra iştahsızlıkla birlikte başlayan yüksek ateş, halsizlik, gözyaşı ve burun akıntısı gözlemlenir. Ağız boşluğunda, dilin üst kısmında, sert damakta ve dudak çevresinde ülserler meydana gelebilir. Özellikle akciğerlerde çoğalma gerçekleştikten sonra genç kedi yavrularında depresyon, kusma ve ani ölümler görülebilir. Bazen kedilerde ishal ve aşırı duyarlılık da gözlemlenebilir. Kedilerin patilerinde iltihaplanma ile birlikte topallık ortaya çıkabilir.
Korunma için, kediler için özel olarak formüle edilmiş karma aşılar, bu hastalığa karşı etkili bir bağışıklık sağlayabilir. Yavru kedilere, 8-10 haftalık olduklarında ilk aşıları yapılmalı ve 3-4 hafta arayla en az 2 aşı uygulanmalıdır. Daha sonraki yıllarda, senede bir kez bu hastalığa karşı periyodik aşılamayı sürdürmek yeterli olacaktır. Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniği, kedilerinizin sağlığı için gerekli aşılamaları ve tedavileri gerçekleştirmek üzere uzman veteriner hekimlerle hizmet vermektedir.
Feline İnfeksiyoz Peritonitis ve Pleuritis (FIP)
Feline İnfeksiyoz Peritonitis ve Pleuritis (FIP), her yaş grubunda görülebilse de en fazla 6-24 aylık evcil ve vahşi kedilerde rastlanan bulaşıcı bir hastalıktır. Bulaşma, hasta kedilerin salya ve dışkıları aracılığıyla sağlıklı kedilere geçer. Başlangıçta ara sıra yükselen ateş ve bazen solunum sistemiyle ilgili belirtiler gözlenebilir. Daha sonra hastalığın kuru veya yaş formuyla seyretmesine bağlı olarak farklı semptomlar görülür. Yaş formunda, karın boşluğunda ve göğüs boşluğunda giderek artan sıvı birikimi meydana gelir. Kuru form ise başta santral sinir sistemi olmak üzere tüm organlarda ortaya çıkabilir, ancak vücut boşluklarında sıvı birikimi olmaz. Her iki formda da ölüm oranı oldukça yüksektir.
Feline İnfeksiyoz Peritonitis ve Pleuritis’e karşı etkili bir tedavi bulunmamaktadır ve hastalığın tedavisi zordur. Ancak, hastalığın yayılmasını önlemek için önleyici önlemler almak önemlidir. Kedilerinizi düzenli olarak veteriner hekime götürerek kontrol ettirin ve hasta kedilerle teması sınırlayın. Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniği, kedilerinizin sağlığı için gerekli önlemleri almanıza yardımcı olmak üzere uzman veteriner hekimlerle hizmet vermektedir.
Feline Immunodeficiency Virus (FIV – Kedi AIDS’i)
Feline Immunodeficiency Virus (FIV – Kedi AIDS’i), hastalığın etkeni Lenti virüsüdür ve yaygın olarak kedi AIDS’i olarak bilinir. Bulaşma genellikle ısırık yaralarıyla gerçekleşir, bu nedenle erkek kedilerde görülme olasılığı dişi kedilere göre daha yüksektir. Hastalık genellikle 4 yaşından büyük kedilerde ortaya çıkar ve ilk bulaşmadan 7-8 ay sonra bile semptomlar görülmeyebilir. Bu dönemi etkileyen faktörler arasında çevre, genetik, bağışıklık ve beslenme yer alır. Ayrıca, başka enfeksiyonlar da hastalığın ortaya çıkışını veya seyrini etkileyebilir.
Hastalık akut, kronik ve gizli dönemlerde farklı semptomlar gösterir. Akut dönemde ateş, halsizlik ve keyifsizlik gözlemlenir. Lenf bezlerinde şişme (Lenfadenopati), ishal ve anemi de akut döneme özgü semptomlardır. Gizli dönem, akut dönemi takiben ortaya çıkar ancak bu dönem hakkında sınırlı bilgi bulunmaktadır.
Kronik dönemde ağız iltihabı (Stomatitis), diş eti iltihabı (Gingivitis) ve periodontitis belirgin semptomlardır. Kronik iyileşmeyen ishal, sebepsiz aşırı zayıflama, kalıcı üst solunum yolu enfeksiyonları ve davranış değişiklikleri gibi belirtiler de görülebilir.
Hastalığın kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. Uygulanan tedavi destekleyici niteliktedir ve genellikle diğer enfeksiyonların etkisini azaltarak hastanın yaşam kalitesini artırmayı amaçlar. Ayrıca, kavga sonucu oluşan yaralanmaların hemen dezenfekte edilmesi ve veteriner hekimle iletişime geçilmesi önemlidir. Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniği, kedilerinizin sağlığı konusunda uzman veteriner hekimlerle hizmet vermektedir. Hastalığın teşhisinden tedavisine kadar kapsamlı bir yaklaşımla kedilerinize yardımcı olacaklardır.
Kedi Tırmığı Hastalığı
Kedi Tırmığı Hastalığı, hastalığın etkeni Gram(-) bir bakteri türüdür. Bulaşma sonrasında özellikle baş, boyun ve koltukaltı bölgelerindeki lenf bezlerinde, daha az olarak vücudun diğer bölgelerinde büyüme meydana gelir. Bu bölgeler genellikle ağrılıdır. Tedavi edilmezse ve başka bir hastalık eklenmezse, lenf bezleri 2 ay gibi bir süre sonra küçülür.
Hastalık genellikle gençlerde ve çocuklarda daha sık görülür. Aynı şekilde genç ve yavru kediler hastalığı bulaştırma eğilimindedir. Hastalık genellikle pireler aracılığıyla kedilere bulaşır. Genç ve yavru kedilerin tırmalamayı ve ısırmayı sever olmaları nedeniyle, hastalık bu yaş grubundaki kedilerde daha yaygındır. Hastalığın sıklığının arttığı aylar genellikle mayıs-temmuz arasıdır, çünkü bu aylarda pire yumurtalarının açılmasına uygun bir ortam oluşur ve aynı zamanda kedilerin yavrulama dönemidir. Kediler genellikle hastalığı belirti göstermeden taşıyıcı olabilirler.
Tırmalanan veya ısırılan bölgede başlangıçta kızarıklık, ardından kabuklu lezyonlar oluşabilir, ancak bu lezyonlar her zaman ortaya çıkmayabilir. Daha sonra, bahsedilen lenf bezlerinde büyüme meydana gelir. Hastanın ateşi değişken bir seyir gösterebilir. Hastalık, antibiyotik tedavisiyle genellikle kolayca iyileştirilebilir, ve tedavide başarı oranı yüksektir.
Hastalığın önemi, başka bir tehlikeli hastalık olan lenfoma yani lenf kanseri ile karışabilmesinden kaynaklanır. Bu korkutucu hastalığın şüphesi bile, hasta ve yakınları için zorlu günler geçirmeye neden olabilir. Bu durumla karşılaşıldığında, varsa evdeki kedinin durumunu mutlaka veterinerle paylaşmak önemlidir. Kedilerin antiparaziter tedavilerini düzenli olarak yapmaları, hastalığın önlenmesinde önemli bir adımdır. Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniği, kedinizin sağlığı için uzman veteriner hekimlerle hizmet vermektedir ve bu tür hastalıkların tedavisi konusunda size yardımcı olabilir.
Kedilerde Alt İdrar Yolu Hastalığı (FLUTD) ve Sistit
Özellikle erkek kedilerde idrar kesesi ve idrar kanalını etkileyen durumların genel adı Alt İdrar Yolu Hastalığı’dır (FLUTD). Sistit ise idrar kesesinin inflamasyonlu bir durumunu ifade eder, ve genellikle idrar kesesindeki taşlardan kaynaklanır.
Belirtiler:
Sık sık idrar yapmaya çalışma, ancak çok az veya damla damla idrar yapma,
Kum kabına girip çıkma, kabın içinde sırtı kambur, kuyruk dik oturma,
Kum kabında idrar yapma pozisyonunda durarak ağlama benzeri sesler çıkarma,
Kum kabı dışında yerlere idrar yapma,
Kanlı idrarın görülmesi,
Sık sık genital bölgesini yalaması,
Erkek kedilerde penis, dişilerde vajina etrafında kum tanelerinin görülmesi,
Sinirlilik, davranış değişiklikleri.
Nedenleri:
İdrar kesesinde oluşan kristaller ve nadir durumlarda idrar taşları, idrar kesesinin yapısını ve savunmasını bozarak, hem sistite hem de mekanik tıkanmalara neden olabilir. Kristal ve taş oluşumu birçok etkene bağlıdır, örneğin, diyet içeriği ve üriner sistem enfeksiyonları önemli nedenlerdir.
Üretra duvarı kaslarının spazmı,
İdrar yollarının anatomik bozuklukları,
İdrar kesesinin ve üretranın tümörleri,
İdrar kesesini kontrol eden sinirlerin hasarı,
Bakteriyel ve viral enfeksiyonlar.
Sık karşılaşılan kristal türleri struvite ve kalsiyum oksalat kristalleridir. Kedinizin bu kristal türlerinden birine sahip olabileceği gibi, her iki tür kristal de oluşabilir. Struvite kristalleri, magnezyum, amonyum ve fosfor içerir. Diyet içeriğinde yüksek magnezyum oranı, düşük kaliteli protein içeriği ve idrar pH’ının alkali olması, struvite kristali oluşumuna zemin hazırlayabilir. Magnezyumun aşırı kısıtlanması ise kalsiyum oksalat kristalleri oluşumuna zemin hazırlayabilir. Kaliteli mama kullanımı, bu dengeyi koruyarak kristal oluşumunu engelleyebilir. Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniğimizde size uygun mama önerisinde ve temininde bulunabiliriz.
Teşhis: Veteriner hekiminize verdiğiniz anamnez sonucunda, idrar kesesi muayenesi, tam idrar muayenesi ve görüntülü tanı yöntemleri kullanılarak teşhis konulur. İdrar kesesi muayenesinde idrarın çok dolu olması, idrarını yapamama belirtisi olabilir. İdrar kanalında taşlar tıkanmaya neden olabilir. İdrar kesesi içindeki taşlar, kalınlaşmış ve iltihaplı bir duruma yol açabilir. Eğer kedi az da olsa idrar yapabiliyorsa, idrar örneği alınıp tam idrar muayenesi yapılır. Eğer idrar yapamıyorsa, sonda veya sistosentez yöntemiyle idrar alınarak incelenir. İdrar tam muayenesinde, idrarın makroskopik (renk, koku, hacim), mikroskopik (kristal çeşitleri, idrar kesesi hücreleri, böbrek hücresi hücreleri vb.) olarak incelenmesi yapılır. Ayrıca, idrar stick muayenesi de gerçekleştirilir. Bu muayene, idrarın içine batırılan çubuk aracılığıyla çeşitli faktörlere bakarak problemin kaynağı hakkında bilgi sağlar. Sedimantasyon yöntemiyle yapılan idrar incelmesi de kristal tiplerini görerek teşhisi destekleyebilir. Görüntülü tanı yöntemlerinde ultrason ve röntgen kullanılabilir. Ultrason muayenesiyle taşın büyüklüğü hesaplanabilir, direkt röntgende ise kesede ve kanalda bulunan taşlar görülebilir.
Tedavi: Tedavi kolay olsa da süreç gerektirir. İdrarda kan ve kristal bulunuyorsa, sonda uygulanır ve üç gün süreyle kalır. Bu süre içinde idrar kesesi antiseptiklerle yıkanabilir. Kediye damar yolu açılarak üç gün süreyle sıvı verilir, böylece idrar kesesi kalınlaşması azalır ve kanama azalır. Uygun antibiyotikler ve kas gevşeticiler kullanılarak tedaviye başlanır. Diyet mutlaka üriner sisteme uygun mama ile değiştirilmelidir.
Eğer idrar kesesinde veya kanalda taşlar mevcutsa, ameliyat kaçınılmazdır. İdrar kanalı içindeki taşlar sonda yardımıyla keseye itilerek keseye düşürülebilir. Kese içinde taş varsa, sistotomi ameliyatıyla taşlar uzaklaştırılır. Sondalama işlemi ve sıvı tedavisi sonrası, kesenin kasılmaması idrarın doğal olarak dışarı atılması için önemlidir. Ameliyat sonrası kas gevşetici ve antibiyotik tedavisi uygulanmalı, diyet üriner sisteme uygun hale getirilmelidir.
Eğer kediniz hiç idrar yapmıyorsa veya uzun bir süredir idrar yapmıyorsa, böbreklerin etkilenmesi olasılığı vardır. Veteriner hekiminiz, kedinizin böbrek enzimlerini kontrol etme konusunda sizi yönlendirebilir. Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniği size bu konuda koruyucu hekimlik hizmetleri ile destek olacak ve kedinizin durumunu sizinle birlikte takip edecektir.
Trichophytosis (Mantar) Enfeksiyonu
Evcil hayvanlarda sıkça karşılaşılan sorunlardan biri mantar enfeksiyonlarıdır. Bu enfeksiyonların teşhisi zaman zaman zorlu olabilir ve en endişe verici yanı, birçok mantar türünün insanlara da bulaşabilme olasılığıdır. Bu enfeksiyonlar genellikle ölümcül olmayabilir, ancak bazı durumlarda ciddi sorunlara neden olabilir. Mantar enfeksiyonlarının belirtileri arasında genellikle sınırlı alanlarda tüy dökülmeleri bulunur, ancak iç organları etkileyebilen türler de mevcuttur. Derideki mantarlar daha yaygın ve bulaşması daha kolaydır. Tedavi süreci mantarın türüne bağlı olarak değişebilir. Mantarın cinsinin belirlenmesi için laboratuvar testleri ve özel incelemeler gerekebilir. Cinsi tespit edildikten sonra en etkili tedavi yöntemleri belirlenir. Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniği‘nde tüm laboratuvar hizmetlerini sunuyoruz.
Evcil hayvanınızın bağışıklığının düştüğü zamanlarda, örneğin mevsim geçişleri, regl dönemleri, ayrılıklar, mama değişiklikleri veya ev değişiklikleri gibi durumlarda mantar enfeksiyonu daha kolay bulaşabilir. Bu dönemlerde evcil hayvanınızın beslenmesine özel bir önem verilmelidir, çünkü bazı mantar ilaçları iştah kaybına neden olabilir. Bu durumda özel diyet mamalar kullanmak faydalı olabilir. Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniğimizde size uygun mama önerisinde ve temininde bulunabiliriz.
Mantar enfeksiyonu insanlara da bulaşabilen (zoonotik) bir hastalık olduğundan, tedavi sürecinde evcil hayvanınızın diğer kedilerle ve insanlarla temasının kesilmesi önemlidir. Barınak ve kullanılan malzemelerin temizliği de enfeksiyonun yayılmasını önlemede önemli bir rol oynar.
Hastalık kronik bir hale geldiğinde tedavi süreci uzun bir zaman alabilir. Bu nedenle, bu tür durumlarda erken müdahale önemlidir. Tüylerin kesilmesi, hastalığın yayılmasını engellemek için etkili bir önlem olabilir.
Sağlıklı Bir Kedinin Fiziksel Özellikleri Sağlıklı bir kedi dik ve dengeli bir vücut duruşuna sahiptir. Yürürken veya koşarken, hareketleri pürüzsüzdür ve güçlü bir şekilde adımlar atar. Oynarken aktif ve canlıdır. Bu özelliklerin yanı sıra, sağlıklı bir kedinin davranışlarında da uyumlu ve dengeli bir görünüm gözlenir. Düzenli veteriner kontrolleri ve uygun bakım ile kedinizin sağlığını korumak önemlidir. Starvet Dikmen-Sokullu Veteriner Kliniği, evcil dostlarınızın sağlığını korumak için uzman veteriner hekimler ve modern tıbbi olanaklarla hizmet vermektedir.
Vücut Isısı: 38-39°C arasında olmalıdır.
Solunum: 10-20 kez/dakika.
Nabız:
Yetişkin: 110-140 kez/dakika
Yavru: 180-200 kez/dakika
Diş Sayısı: Yetişkin kedilerde 30.
İlk Süt Dişi Çıkışı: 1 aylıkken başlar.
Diş Değişim Yaşı: 3-4 aylıkken.
Kızgınlık Süresi: Yılda 2-4 defa, 10-12 gün sürer.
Ergenlik Yaşı: 6-15 ay arasında.
Gebelik Dönemi:
Uygun Çiftleşme Yaşı: 12-18 aylık.
Gebelik Süresi: 58-62 gün.
Doğumda Yavru Sayısı: 1-5 arasında.
Gözler: Parlak ve canlı, konjonktivalar beyaz pembe renkte olmalıdır.